Son 15 yıldaki yatırımlarımızı, tek bir insanımızın dahi hayatını kaybetmemesi adına yapıyoruz
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, TOBB Konferans Salonu’nda düzenlenen Trafik Güvenliği ve Karayolu Yolcu Taşımacılığı Çalıştayı’nın açılışına katıldılar.
Bakan Arslan, burada yaptığı konuşmada, bilgi ve paranın serbest dolaşımı esasına göre yeniden şekillenen günümüz dünyasında başta teknolojik, siyasal ve sosyal alanlar olmak üzere hemen her alanda baş döndürücü gelişim ve değişimler yaşandığını belirten Arslan, bunların lokomotifinin ise ulaştırma sektörü olduğunu dile getirdi.
Arslan, “Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde Başbakanımızın himayelerinde çok şey yaptığımızı kabul etmek gerekir.” diye konuştu.
Ulaştırmanın en önemli kollarından biri karayolu taşımacılığının çağın gereklerine, teknolojisine ve güvenlik ile rahatlık ihtiyaçlarına göre geliştirilmesi zorunluluğunun göz ardı edilemez gerçek olduğunu ifade eden Arslan, yıllarca denetime tabii tutulmadan yapılan faaliyetlere 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ile son verdiklerini anımsattı.
“Her türlü denetim yapılıyor”
Okul Servis Araçları Hizmet Yönetmeliğinin “Okul servis araçlarının kiralanması” başlıklı maddesinde, bu araçların hangi şartlarda kiralanabileceği hususunun düzenlendiğini hatırlatan Arslan, şöyle devam etti:
“Okul servis aracı işleten kişi ile anlaşma yapılması halinde dahi taşıma yapılacak taşıtların okul servis aracı olması gerektiği, taşıt sahibi firmaların da ilgili yönetmelikte öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiği açıktır. Söz konusu yönetmelik çerçevesinde öğrenci taşıyacak araçların özel izinli taşıtlar olması şartı aranmaktadır. Ayrıca servis şoförü ve rehber personeli olunabilmesi için uyuşturucuyla ilgili ve çocuk istismarı suçlarından affa uğrasalar dahi hüküm giymemiş olması gerekliliği zorunluluktur. Bu konuda bakanlıklar ve kolluk kuvvetlerince her türlü denetim yapılmakta.”
İçişleri Bakanlığı ile paylaşmak üzere birçok verinin anlık toplaması ve bunlardan yararlanılması imkanını sağlayacak çok önemli bir proje üzerinde çalıştıklarına işaret eden Arslan, Ulaştırma Elektronik Takip ve Denetim Sistemi’nin (U-ETDS) yasal zemininin hazırlanması çalışmalarına başladıklarını söyledi.
Arslan, oluşturulacak sistemle ilgili gerek sektör gerekse paydaşların görüşleri alınarak ilk prototip çalışmalarını gerçekleştirdiklerini belirterek, sistemle ilk defa yolcu, kargo ve eşyaların hareketlerinin takibine yönelik mevzuat düzenlemesi yapılacağını kaydetti.
İlk defa gerçek zamanlı ve doğru olarak sektörel verilere ulaşım, ulusal güvenlik açısından bunların paylaşımı ve veri analizlerine bağlı olarak yol yapımı, taşıma modu seçimi gibi gelecek planlaması imkanı sağlanacağını anlatan Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Seyahatlerin, resmi olarak kayıt ve tescil edilip edilmediğini e-Devlet üzerinden görme şansını getireceğiz. Tarifeli taşıma yapan firmalar, taşıma yapacakları güzergahları e-Devlet üzerinde elektronik ve yazılı olarak başka işleme gerek olmadan belirleyebilme şansını getiriyoruz. Bu sistemle başta yolcular olmak üzere taşımacılar, devlet ve ulusal güvenlik açısından çok önemli gelişmeler kat edilecek.”
Trafik güvenliğinin artırılabilmesiyle ilgili olumlu kültürel davranış değişikliklerini oluşturarak topluma yerleşmesini sağlamanın herkesin sorumluluğu olduğunu dile getiren Arslan, yapılan akademik çalışmalarda insan faktörünün trafik kazalarındaki payının yüzde 90’ın üzerinde olduğuna dikkati çekti.
“Yol kusurundan kaynaklı kazaları neredeyse sıfıra indirdik”
Arslan, birinci amacın insanların bu hataları yapmasını önlemek olduğuna işaret ederek, “İkincisi ise hata yapsa dahi insanların hayatını kaybetmemesi adına teknolojik kolaylıklarla insandan kaynaklı hataları affedebilecek projelerin geliştirilmesi. Bu noktada son 15 yıldaki yatırımlarımızı, tek bir insanımızın dahi hayatını kaybetmemesi adına yapıyoruz.” diye konuştu.
Bölünmüş yollar sayesinde araçların kafa kafaya çarpışması riskini ortadan kaldırdıklarını anımsatan Arslan, sürücülerin yolculuk sırasında stresini azaltırken trafik güvenliğini arttırdıklarını, yol kusurundan kaynaklanan kaza oranını neredeyse sıfıra indirdiklerini bildirdi.
Arslan, “Son 15 yılda yollarımızdaki hareketlilik 2 kat artmasına rağmen trafik kazalarında yüz milyon taşıt çarpı kilometre başına düşen can kaybını 5,72’den 2,17’ye gerilettik.” dedi.
“Gelişmiş ülkelerdeki affeden yol uygulamalarına başladık”
Trafik güvenliğini arttırmak için başvurulan en önemli tedbirlerden birinin de akıllı ulaşım sistemleri olduğunu vurgulayan Arslan, şöyle devam etti:
“Bilişim teknolojilerindeki gelişimlere paralel olarak karayollarından maksimum seviyede hizmet alınması ve trafik güvenliğinin sağlanması amacına yönelik akıllı ulaşım sistemlerini yaygın olarak kullanmaya başladık. Otoyollarımızda, İstanbul, İzmir ve Mersin merkezli olmak üzere trafiğin yönetimini ve sürücülerin bilgilendirilmesi amacıyla sistemlerin uygulamasını başlattık.”
Kazaların yaklaşık yüzde 70’inin meydana geldiği kavşakların trafik güvenliğini arttırmak amacıyla gerekli düzenlemeleri yaptıklarını dile getiren Arslan, gelişmiş ülkelerde bulunan affeden yol uygulamalarını hayata geçirdiklerini belirtti.
Avrupa’nın en modern ve en ileri teknolojisine sahip araç muayene istasyonlarını kurduklarını ifade eden Arslan, 299 istasyonla yılda 8 milyonu aşkın araca muayene hizmeti verdiklerini, birinci kontrolden sonra yaklaşık yüzde 36 aracın muayeneden geçemediğini, ikinci muayenede ise bu oranın yüzde 96’sında eksikliklerin giderildiğini kaydetti.
Arslan, hizmetlerinin temelinde insana verdikleri değerin olduğunu vurgulayarak, akıllı ulaşım sistem ve teknolojileriyle hedeflerinin ölümlü ve ağır yaralanmalı kazaları azaltmak olduğunu bildirdi.
“Artık ‘Gidemediğin yer senin değildir’ demiyoruz. ‘Güvenle, konforla ve kısa sürede gidemediğin yer, senin değildir’ diyoruz ve buna göre hareket ediyoruz” diyen Arslan, artık yüksek standartlı, akıllı yolları, affeden yolları konuştuklarını söyledi.
Arslan, bugünkü programın farkındalık oluşturulmasında önemine işaret ederek, iki gün boyunca tarafların ne yaptıkları ve ne yapmaları gerektiği konusunda önemli sonuçların çıkacağından emin olduğunu sözlerine ekledi.