Sektör bu telifleri ödeyemez
10 Mayıs Salı günü İstanbul Ticaret Odası’nda Telif Hakları’na yönelik güzel bir toplantı gerçekleştirdik. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na, Müsteşar Yardımcısı Sayın Nermin Kırım’a ve İTO Başkanımıza, böyle bir toplantıyı organize ettikleri ve destekledikleri için çok teşekkür ediyorum. Sektörün çeşitli kanatlarından katılanlar meramını anlattı. Biz, konuda biraz geri kaldık, Kültür Bakanlığı’nın sağladığı imkanları da kullanamadık maalesef, bunda bizim de suçumuz var.
Sanatçılar farkındalık yaratıyor
İstanbul Ticaret Odası’nın platformunu kullanarak, bu toplantının gerçekleştirilmesi için ön ayak oldum. İyi de oldu. Bizim meselemiz sanatçılarla hırsız-polis oyunu oynamak değil. Bizim meselemiz hak aramaktır, adaletli davranmayı sağlamaktır ve devletin bütün vatandaşlarına eşit mesafede durmasını istemektir. Sanatçıların yarattığı farkındalığı haksız, adaletsiz uygulamaya dönüştürmenin yanlışlığından bahsettik burada. Bu sektörler bu bedelleri ödeyemez. Ayrıca telif hakları hangi durumlarda kimler tarafından ne kadar, nasıl ödenmeli, yöntem ne olmadı konusunda da yol gösterdik.
Bakanlıklar arasında koordinasyon
Onun için, Bakanlıklar arasında tanımlar yönünden koordinasyonun sağlanması lazım. Kültür Bakanlığı’nın yasası ile bizim yasamızın çelişmeyeceği bir tanımlar silsilesi olacak. Bütün bunları konuşma fırsatı bulduk. Hepsi kayıtlara geçti bunların. Ben özellikle bir noktaya dikkat çektim: Sanat, sanat için midir, yoksa toplum için midir? Bana göre sanat toplum içindir. Toplum yoksa sanatın değeri yoktur. Onun için sanat, toplum içindir ilkesinden hareket etmek gerekir. Eğer sanat toplumların kalkınmasına gelişmesine fırsat veriyor ve önayak oluyorsa, o zaman sanatı topluma indirgemek gerekir. Bunun önündeki engelleri kaldırmak yerine yeni engeller koymanın doğru olmadığına inanıyorum. Sanatçı, bir yayın kuruluşuna, telif hakları karşılığında değerini belirleyip yapıtını sattığı zaman orada ilişkinin bitmesi lazım. Ondan sonrası hakkın istismarıdır, suiistimalidir. Herhangi bir radyoyu, televizyonu açtığımda bunun için telif hakkı ödememeliyim. Herhangi bir sanatçının müziğini korsan yayından alırsam veya bireysel kullanıcı bandrolü ile topluma açık bir şekilde kullanırsam buna bedel ödemeliyim.
Telif hakkı nerde başlar, nerde biter?
Sulukuleli vatandaşlarımız şen şakrak insanlardır, arabasına bir cd taktı, Belgrad Ormanlarında sonuna kadar açtı eğlendi, oynadı. Bundan telif hakları doğar mı? Onun için telif hakları nerede başlar, nerede biter, doğru tanımlanması lazım. Bunlar vatandaşların haber alma, bilgi alma özgürlüğünü kısıtlar. Ben radyoyu kapatırım, televizyonu kapatırım o yayınlar havaya uçar. Seyredeni olmayan haberden kime ne, dinleyeni olmayan şarkıdan kime ne, seyredeni olmayan klipten kime ne? Sanatçıların da bize ihtiyaçları var. Daha düne kadar, “bizim kasetimizi bedava dağıtın, otobüslerde çalsın, ben şöhret olayım” diyenler bugün onun karşılığında bizden bedel isteyemezler. Onun bedelini yayın kuruluşlarına sattıkları gün alırlar, orada biter. Eser, yayın kuruluşlarına satıldığında, telifini aldığınız zaman, “siz benim şarkımı berberde, otobüste, kahvede yayınlayamazsın” diyebiliyor musunuz? Hayır! Onu yayınlamak ve reyting yapmak için alıyor. O yayınlar olmasa radyolar nereden reklam alacak, o telif ücretlerini nereden ödeyecek? Bu, öyle bir zincirin halkası ki, bunu doğru kurgulamak ve herkesin hakkını doğru belirlemek lazım. Bizler yayıncı kuruluş değiliz, bizler yayınları halka ileten aracı kurumlarız.
Siyah şerit
Kaldı ki, ben otobüste bilet satıyorum, yolculuk yaptırıyorum. Müzik olmasa da bu yolculuk tamamlanır. Müzik yolculuğa renk katıyor olabilir. Biz ekranlara, “özür diliyoruz, sanatçıların istediği fahiş telif ücretlerinden dolayı radyolarımız kapanmıştır, haber alma ve müzik dinleme özgürlüğünüz engellenmiştir” diye bir yazı koysak, “Kültür Bakanlığı bize değil, sanatçılara destek verdi” desek doğru mu olur? Toplantıda bunları ifade ettik.
Toplantıya gelmeyenleri kınıyorum
O nedenle de o toplantıya gelmeyen arkadaşlarımızı kınıyorum. Ekmede, biçmede olmayanlar, yemede ortak olmayı beceriyorlar. Bu önemli toplantıya sektörün paydaşları ve firma sahipleri bile gelmedi, ilgilenmediler. Kınıyorum.
Ankara’da toplantı
Kültür ve Turizm Bakanlığı’na, İTO’ya teşekkür ediyorum. Müsteşar Yardımcısı Sayın Nermin Kırım’ın çok hassasiyet gösterdiğine ve göstereceğine inanıyorum. Ankara’da Bakanlıklar arası bir koordinasyon toplantısı yapılması, telif hakları talebinde bulunanlarla, telif hakları ödeyicilerinin karşı karşıya gelerek sorunun karar verici organlar tarafından dinlenmesi ve hakem rolünün olmasını talep ettik. Bakanlıklar arası koordinasyon kurulunun kurulmasını da talep ettik. Kültür Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sanayi Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı’nın bunun içinde yer alması lazım.
Herkese iyi haftalar diliyorum… ■