Otobüsçünün KDV sorunu
“Otobüsçünün KDV sorunu mu var” demeyin, yolcu taşımacılığında KDV indirilsin diyenler bir hayli fazla. Uzun zamandan beri şehirlerarası yolcu taşımacıları, bizim tabirimizle otobüsçüler, biletlerden alınan KDV’nin düşürülmesi konusunda taleplerini her toplantıda sürekli dile getiriyorlar.
Kendilerince haklı sebepleri vardır elbet, ancak bu karşılanabilir bir talep midir? Bizim karlılığımızı artıracak veya insanların daha ucuz seyahat etmelerini sağlayak bir çözüm müdür? Konu, her toplantıda dile getirildiği halde işletmelere direk etkisini ben hâlâ net bir şekilde anlayabilmiş değilim. KDV İndirilirse bizim sektör hemen kâra mı geçecek veya yolcu sayımız birden patlama mı yapacak kimse makul ve anlaşılır bir açıklamasını yapamıyor. Yolcu biletinde KDV nin düşürülmesinin istenmesi bu gün doğru bir talep midir? Öncelikli bir sorun mudur? Bu sorular da cevapsız…
Sektörümüze olası yararını ya da zararını bir kenara bırakacak olursak, kişisel görüşüm bu talebimizin yetkili mercilerde kabul görmediği ve bundan sonra da görmeyeceğidir.
Yine de KDV indirimi olur da gerçekleşirse sonuçları ne olur, artısı ve eksisiyle enine boyuna incelememiz lazım. Bu yazı umarım sektörün akil kişilerini konunun olumlu ve olumsuz tarafları hakkında bilgilendirir.
KDV indirimi uygulaması bilindiği gibi birçok sektörde uygulanıyor. Başta, turizmde yolcu taşımacılığı hariç olmak üzere, turizm sektöründeki konaklama ve yeme içme alt alanlarında uygulanıyor. Alanımız dışında tekstil, inşaat ve balıkçılık sektörlerinde de KDV oranının %18 den düşük uygulandığını biliyorum.
Sektör gerçekleri ve uygulamaları üzerinden örneklerle gidersek konunun daha kolay anlaşılacağını zannediyorum. Öncelikle bir durum tespiti yapalım: Sattığımız biletleri biz KDV dâhil olarak satıyoruz, müşteri ödediği KDV'nin yüzdesinin ne olduğunu genelde bilmiyor. Müşteri ödediği paraya bakıyor; hizmeti ucuza almak istiyor. Bu da son derece doğal bir talep. Bu KDV olayı aslında birinci derecede tüketicinin yani yolcunun sorunudur. Hizmetin karşılığında ödediği KDV doğrudan yolcunun/müşterinin cebinden çıkmaktadır. Biz bu talebi yolcumuz adına yapıyorsak, gerçekten alkışlanacak bir işe imza atıyoruz demektir. Yolcunun hakkını savunuyoruz, yolcumuz daha ucuza seyahat etsin, biz de bundan dolaylı yoldan yararlanırız demektir.
Otobüs yolcusu olası KDV indiriminden sonra %18 KDV ödediğini bilse “Benim biletimden tahsil ettiğin KDV'yi indir, ucuza seyahat edeyim” diye bize yeni taleplerle gelebilir. Bu tip isteklerle, tüketici olarak perakende sektöründe sıkça karşılaşmıyor muyuz?
Sektörde bilet KDV'sinin düşürüldüğünü öğrenen tüketici yani yolcu bizim karşımıza “devlet KDV indirimi yapmış, bilet fiyatını düşürün” demeyecek mi? Hakkını savunduğumuz yolcu ile karşı karşıya kalmak sektörümüzün imajını zedeleyecektir..
“Yolcudan alınan KDV Devletin Parasıdır, Tahsil edenin yani tahsildarın değildir”
Sattığımız biletten aldığımız KDV bizim şirketimizin geliri olmayıp, devletin gelir hanesine yani bilançosuna yazılmaktadır. Devlet vatandaşından veya mükellefinden alacaklı veya borçlu olmaktadır. Bu nedenle, tahsil edilen KDV, çalıştırılacak, üzerine yatılacak, kendi parası gibi işletilecek bir gelir değildir. KDV, devletin parasıdır. Devlet faizsiz bir kuruş parayı mükellefin tasarrufuna bırakmaz, mutlaka karşılığını alır. Alıyor da. KDV, doğrudan tüketicinin ödediği bir vergidir. Beyana göre tahakkuk eden meblağın günü geldiğinde ödenmesi zorunludur.
İşletmeler olarak KDV nin sadece tahsilâtçısıyız. Tüketiciden devlet adına topluyoruz ve şu kadar KDV aldım, tahsil ettim diye beyan edip günü geldiğinde ödüyoruz. Kanunen ödemek zorundayız.
Sektörümüzdeki uygulamalar
Bir iki istisna ve küçük işletmeler bireysel taşımacılar hariç, şehirlerarası otobüs taşımacılığı sektörü Maliye’den her zaman KDV alacaklıdır. Birinci nedeni otobüs alımı nedeniyle ödediği yüksek KDV den kaynaklanmaktadır. İkinci nedense sektörün akaryakıt tüketiminin ve giderlerinin fazlalığıdır.
“Otobüsçüler hiçbir zaman KDV ödemez, sürekli mahsup ederler” eleştirisine cevap verelim.
Aslında bu bir kandırmacadır. Aksine otobüsçü KDV'yi peşin ödemektedir. Otobüs alır KDV öder, mazot alır, KDV öder, yedek parça tamir bakım, lastik hepsine KDV öder hem de yüksek baremden %18 oranında öder.
Devlet sizi yatırıma teşvik etmektedir bu yolla sizden KDV'yi peşin olarak almaktadır.
Siz çalışarak gelirinizden ödeyeceksiniz. Ekonomi böyle döndürülüyor. Şeytani bir zekâyla mal al KDV öde, ödediğin KDV'yi mahsup et bunun adı tüketimi, dolayısıyla üretimi teşviktir. Devletin sizden tahsilâtını istediği bilet satışlarından gelen KDV, hiçbir zaman mal ve hizmet alımlarıyla ödediğimiz KDV'yle başa baş gelmez sürekli mahsup edilir ve alacak devredilir. Ya da, gelirin azlığı ve giderin çokluğu nedeniyle işletmeye KDV tahakkuk etmez. Ederse hemen bir taşıt alınır. Devletten KDV alacaklı olunur. Tüketim teşvik edilir, dolayısıyla ekonominin çarkları çalışır.
Gider kaleminde yüksek bir oran teşkil eden akaryakıt gideri gelirinin 3'te 2'sini aşmaktadır. Sözleşmeli taşıtlara ödediğimizi ve F1 acente komisyonlarını da hesap ettiğinizde bu oran taşımacı aleyhine işlemektedir.
Devletten sürekli KDV alacaklıyız. Bu alacak nereden kaynaklanıyor? KDV vergisi kanunu nedeniyle mükelleflere bu kanun ile satın aldığımız, otobüs, akaryakıt, tamir bakım işletme ve yatırım vs sözleşmeli araç giderlerimizin işletmemiz için ödediğimiz faturalarının KDV'sinden bilet gelirlerimizin KDV'sini mahsup etme hakkı verdiği için, mahsuplaşma yaptığımız için alacaklı oluyoruz.
Yazının ilk kısmıyla sektör gerçektlerini birleştirecek olursak; sektörün talebi olan KDV indirimi kabul görürse, biz devletten sürekli KDV alacaklı olacağız. KDV alacağımızın oranı indirim oranı kadar artacak. Yani KDV ödememek için sürekli yatırım yapacağız, otobüs satın alacağız.
Peşin öde, KDV'de alacaklı ol, yeni yıla devret, nereye kadar… Bu sistem ve olası bir KDV indirimi atıl kapasiteyi daha da artırır.
Talebimizi dile getirirmeden önce olası sonuçlarını çok iyi analiz etmeliyiz.
KDV oranını düşürdük diye, sektörü KDV tevkifatına tabi etmesinler… Aman DİKKAT!
Nusret ERTÜRK