İzin belgesi Yetki Belgesinin üzerinde olamaz!
“Okul ve personel taşımacıları turizm işi yapamaz”
Okul ve personel taşımacılarının turizm işi yapmasına karşı olduklarını, herkesin belgeye tabi olmadan her işi yapabilmesi sonucu kaos ortamı olacağını savunan Ertürk “Bir mevzuat düzenlemesi yapılmış, aradan 10 yıl geçmiş, bu yönetmelikte hangi işi hangi araç ve belgelerle yapılacağı belirlenmiş. Şimdi siz maç başlamış maçın sonuna doğru bir karar çıkartıp ‘Ben yetki belgelerini, taşıma türlerini ve hangi tipte taşıma yapılacağını belirten belgeyi kabul etmiyorum, bunun yerine yeni bir izin belgesi vererek okul ve personel taşımacılarına da sezon başlayınca izin veriyorum’ diyorsun.
İçimizden her iki işi yapan bazı arkadaşlar yapsın ne olacak gibi beyanatlar veriyor. Peki yapsın, yapsında ihtiyaç var mı? Yani biz araç bulamıyoruz, sıkıntımız var onlarda işin içine girsin diye şikayet eden yok. Atıl kapasiteden dolayı talep az, arz fazla olduğu için acımasız bir rekabet ortamı oluşuyor. Böyle bir ortamda ne para kazanabilmek ve ne de yaptığı yatırımın karşılığını almak mümkün olmuyor fiyatlar sürekli aşağı çekiliyor, buda seyahat acentelerinin işine geliyor. Yasa ile verilen taşıma hakkının tamamıyla yok farz edilerek bu alana giriliyor. Kimse turizm taşıması yapamazsın demiyor, yasalara ve mevzuata uygun aracın varsa buyurun yapın. Okul zamanında okul yapayım, okul bitince turizm yapayım diyorsan ayır araçlarını, kaydet yetki belgesine mani olan yok. Bizim karşı olduğumuz mesele yönetmelikte olan her hangi bir belge almadan taşıma yapmak isteyenlerledir” dedi.
“İzin belgesi yasanın üzerinde olamaz”
İBB, TUHİM’le UKOME’de almış olduğu kararla belge veriyor, burada büyük bir çelişki var diyen Nusret Ertürk yasa ile belirlenmiş bir faaliyet alanı var odluğunu,5216 sayılı büyükşehir kanununda taşıma için izin belgesi alma zorunluluğu istediğini belirterek.”İzin belgesi yasanın üstünde olamaz, yasalarla verilmiş olan bir yetki belgesinin bütün faaliyetlerini ortadan kaldıracak bir uygulama şekilde olmasının yanlış olduğunu anlatamadık. Ben iki kanunun birbiri ile çeliştiğini söylüyorum, belediye almış olduğu kararla 4925 sayılı taşıma kanunu ve ilgili mevzuatını hiçe sayarak bu yetki bende diyor. Büyükşehir kanunu o yetkiyi kendisine veriyor olabilir fakat yasada izin verir diyor, yetki belgesi düzenler demiyor. İzin başka yetki belgesi başka, izin belgesinin olmaması gerektiğini söylemiyoruz izin belgelerinin yetki belgesi sahiplerine verilmesini istiyoruz. Uygulamada işe başlarken B2 ve D2 belgesi isteniyordu, şimdi bu karar değiştirildi ve artık izin belgesi alırken yetki belgesi istenmiyor. Bence gerekçesi son derece mantıksız, ben hiçbir kurumu ve meslek odasını karşıma almak istemiyorum ama yine tekrarlıyorum buna ihtiyaç yok. Kendi aramızdaki rekabetten inim inim inliyoruz, ondan sonra birisi gidiyor benim yatırımlarımı hiçe sayarak bir tane aracıyla çok düşük fiyatlarla seyahat acentesinden iş alabiliyor. Tüketici tarafından güzel görünebilir ama işletmelerin sorumluluğu açısından bakarsak bunu yapan şahsın bir aracı var, benim yatırımım Türkiye ekonomisine istihdamım var. Bu karar yanlıştır, bu kararın uygulanmasının devam etmesi zaten yanlışlığını ki mahkeme bunun yanlışlığını kabul etti, alınmış olan kararı uygulamak yerine Yargıtay’a taşıdılar bu hukuki bir sorundur “ dedi.
B2 VE D2 BELGELERİ YOK SAYILIYOR
“Resmen kaçak ve korsan taşımacılık yapıyorlar”
Turizmciler olarak kışın okul taşımacılığı yapılmaz diye bir şey olmadığını anlatan TTDER Sekreteri Nusret Ertürk “Yapan arkadaşlarımızda var ama ruhsatına okul taşıtı yazan araçlar yetki belgesine kaydedilemiyor. İTO’dan ziyade meslek odaları ve İSTAB’ın talebi doğrultusunda çıktı bu karar, biz her ne kadar karşı olmamıza rağmen engel olamadık. Onlarda böyle bir imkan varsa neden kullanmayalım diyorlar, sonuç olarak kurumların karşı karşıya gelmesi söz konusu değil. Bizim derdimiz yasalar çerçevesinde verilen yetki belgelerimizin delinmemesi, açık ve net. Bu yapılan uygulama resmen kaçak ve korsan uygulamadır, taşıma mevzuatına baktığınızda yetki belgesiz yolcu taşınamaz hükmü var. Ulaştırma bakanlığı okul taşıması ile ilgili mevzuat düzenlemesi yapmış fakat belgelendirmemiş, Milli Eğitim Bakanlığı’nın da okul taşıma ile ilgili yönetmelikleri var. Bu ikiside ortadan kalksın hiçbir belgeye tabi olmadan belediyenin getirdiği kriterlere göre yetki belgesi alsın, okul zamanında okul bunun dışında da turizm yapsın. Şu anda belediyenin almış olduğu kararlar ile İstanbul sınırları içerisinde resmen bir izin belgesi ile B2-D2 belgesi yok sayılarak kaçak veya korsan taşımacılık yapılabiliyor. Korsan taşımacılığın önü açıldı ve açık söylüyorum yasallaştırıldı buna dur denmeli” dedi.
“Türkiye’nin hiçbir yerinde böyle uygulama yok”
Kendileri haricimizde başka bir taşıma grubuna turizmde ihtiyaç yokken böyle bir karar ile atıl kapasite ve verimsizliği körükleyen bir uygulamaya sebebiyet verildiğini savunan TTDER Sekreteri Ertürk “ Hiçbir kurala tabi olmadan izin belgesi ile her şeyi ortadan kaldırıyorlar, biz buna karşıyız. İşin enteresan yanı ise Türkiye’nin hiçbir yerinde böyle bir uygulama yok, sadece İstanbul’da var. İzmir’e bakıyorsunuz bugün nüfusun yüzde 75’i büyükşehir sınırları içerisinde yaşıyor orada yok, Muğla’da yok, Antalya’da yok. Parada ödenmiyor bu belgeye UKOME alımını kolaylaştırmak için her şeyi sağladı, alınan kararın altında Ulaştırma Bakanlığı İstanbul Bölge Temsilcisinin şerhi var ve muhalefet şerhine rağmen karar alındı üzüldüğümüz nokta budur.
Havaalanlarında ve şehir içerisinde yapılan turizm taşımacılığı ile ilgili yapılan denetimlerde araçta istenen yetki belgesi yoksa ceza yazılıyor. Cezaların kaldırılması ile ilgili meslek odasının bir tanesi valiliğe gitmiş, UKOME’ye dilekçe yazmış ve bu cezanın uygulanamayacağı hususunda karar aldırmışlar. Ulaştırma Bakanlığının yetki verdiği işletmelere sahip çıkması lazım, aldığım belgenin hiçbir hükmü ve geçerliliği yoksa, bir izin belgesiyle bunu yapacaksam almanın ne anlamı kaldı? “ diyerek sitemde bulundu.
Ertürk yetki belgesi olmadan taşıma yapabilmeyi izin veren UKOME kararını dava ettiklerini, davayı kazandıklarını ve şu an Yargıtay’da beklediklerini de sözlerine ekledi.
İHTİYAÇ MI VARDI BÖYLE BİR KARAR ALDILAR
“Atıl kapasite arttı, bizden başkası lüzumsuz”
Mevzuat çerçevesinde tanımlanmış bir hizmet türü belediyenin verdiği bir belge ile rahatlıkla yapılabilir duruma geldi diyen TTDER Sekreteri Nusret Ertürk “ 4925 sayılı taşıma kanununa göre bu taşımayı yapamazlar, çünkü B2-D2 belgelerinde taşıma mesafesine bakılmaksızın diye bir kavram vardır. Bu belgeye göre Türkiye içerisinde sınırsız olarak taşıma yapılabilmektedir ancak belediye İstanbul’a özgü böyle bir karar aldı. STK ve derneklerin baskıları kararın alınmasında etkili oldu, böyle bir karara ihtiyaç var mı diye soracak olursak ben ihtiyaç olmadığını düşünüyorum. Şöyle düşünün 1870 tane B2-D2 belgesi alan işletme ve toplamda 40 bine yakın araç olmuş, burada müthiş bir atıl kapasite oluştuğunu görüyoruz. Taşıma kapasitesine bakıldığında biz bu mevcut kapasite ile yaklaşık 500 milyon kişiyi taşıyacak duruma gelmişiz, gelen turist sayısına bakarsak 35 milyon turist gelmiş deniliyor biz hepsini taşıdığımızı iddia etmiyoruz yüzde 70 gibi bir kısmını biz taşıdık diyebilirim, yerli turistlerinde sayısını eklersek yaklaşık 60 milyon yolcu taşımışız. İhtiyaç mı vardı ki İBB böyle bir izin verebiliyor bunu anlamış değilim” dedi.
Ertürk “Şehirler arasında yılda 8 bin araç ile 210 milyon yolcuyu taşıyabiliyorsak, bizim 40 bin araç ile matematiksel olarak yaklaşık 800 milyon yolcuyu taşıma potansiyeli ortaya çıkıyor. Bu kapasiteye rağmen yılda ancak 60 milyon yolcu taşıyabiliyoruz, elimizdeki araçlarla ne yapacağız başka bir faaliyet alanımız yok ki? “ diyerek sektördeki fazlalığın zararını belirtti.
“Bireysel araçlanma arttı, sektör küçüldü”
20-25 yıl önce çalıştıracak araç bulamadıklarını o zamanlar Türkiye’ye gelen turist sayısının 2 milyonu geçmediğini ifade eden Nusret Ertürk ”2004’ten sonra sektörümüzde yığılma oldu, bunun esas temel sebebi şehirlerarası yolcu sektörünün küçülmesidir. Uçak fiyatlarının ucuzlaması, hızlı trenin devreye girmesi ve bireysel araçlanmanın artmış olmasıyla otomobil en fazla payı alan duruma geldi. Türkiye zenginleştikçe insanlar otomobil sahibi oldukça şehirlerarası seyahatlerini Avrupa’da olduğu gibi şahsi araçlarıyla yapmaya başladılar “dedi.
“Laf değil icraat lazım”
Devler kurumları bazında izin belgesi ile taşımalar konusunda şikayette bulunduklarında yapılanın yanlış olduğu ve yapılmaması gerektiğini kendilerine söylendiğini, laftan ziyade icraat görmek istediklerinin altını çizen Nusret Ertürk :“Bu çelişen iki kanun ve yönetmelikle ilgili bir mevzuat düzenlenmesi gerekiyor. İzin ve yetkileri UKOME ve TUHİM gibi kurumların vermemesi lazım, bakanlığın verdiği D4 belgeleri de sıkıntıya düştü şimdi. Bazı illerden bana ulaşan bilgilere göre belge olmasına rağmen bu belgeyi iptal eden UKOME kararları alınmış. Belediyelerin bakanlığın verdiği belgeleri iptal etme yetkisi var mı? Madem böyle bir şey var yayımlanacak bir genelge ile büyükşehirlerde D4 yetki belgelerinin bütün karar veya yetkisinin belediye ve UKOME’lerde olduğu konusunda bakanlığın açıklama yapması lazım. Bakanlık yetki belgelerimizin sonunda ne olacak diye millet endişe içinde bekliyor. Büyükşehir olmayan illerde belge vermeyip artık bu güzergahta ben halk otobüsü koyuyorum derseniz burada hak mahrumiyeti olmayacak mı? “ dedi.
Umut Çelik / tasimacilar.com