Bu işin suyu çıktı
Kaçak ve korsan taşıma ile mücadele uygulamaları son günlerde yoğunlaştı. İstanbul, Ankara ve özellikle Antalya’da yapılan denetimlerde kantarın topuzu kaçmış görünüyor.
Hatta Antalya’da taksiciler işi o kadar abartmışlar ki D2 yetki belgeli taşımacıların 8+1 kişilik taşıtlarla yaptıkları taşımaları içinde bir iki kişi olması halinde trafik polislerine ihbar ettikleri ve hatta araçların önünü keserek yolcuları indirdikleri konusunda Turizm Taşımacıları Derneği’ne şikâyetler gelmekte, taşımacı ve yolcu turistler mağdur edilmektedir.
Dalaman Hava Limanı’nda taksiciler terör estirdiği, kendi otomobiliyle ailesini, eşini, dostunu arkadaşını alanları sorguya çektikleri, hatta akrabalık bağını ispat edemeyenleri Dalaman ilçe merkezine kadar taksiyle gitmeye zorladıkları yönünde şikâyetler duyuyorum ve okuyorum.
İstanbul’da yapılan denetimlerde ise birçok seyahat acentesi ve B2-D2 yetki belgesi olayan taşımacının araçlarının, özellikle otomobillerin aynı gerekçelerle bağlandığını biliyorum. Fakat İstanbul da taksicilerin bir engelleme girişiminin olduğunu duymadım.
Bu konuyla alakalı yazdığım yazılarda belirttiğim, denetim ve kontrolünün zor olduğunu, ucu açık ve yoruma müsait yapısıyla mevzuatı olmayan bir taşıma türünün kaçak ve korsan olarak değerlendirilebileceğini örnekleriyle belirttim. Bu durum denetimlerin artmasıyla son günlerde yurt genelinden bize iletilen şikâyet sayısının ve mağduriyetlerin artmasından açıkça anlaşılmaktadır.
Korsan taksi ile mücadele kapsamında 2918 Sayılı Trafik Kanunu EK 2 Maddesi’nde “Taşıtın amacı dışında kullanılması” maddesine yapılan ilaveler yoruma açıktır.
Otomobil ile yapılan şoförlü lüks araç kiralama ve limuzin hizmetlerinin de korsan taksi olarak değerlendirilebileceğini, denetim elemanlarının bu ayrımı yapmasının çok zor olduğunu ifade etmiştim.
Geldiğimiz noktada A1 yetki belgeli taşımaların dışında yurt genelinde otomobil ile yapılan tüm taşımalar kaçak ve korsan taksi olarak değerlendirilmektedir. Araçlar korsan taksi olarak değerlendirilmekte, 60 gün parka çekilmekte ve işletmelere ceza uygulanmaktadır.
Sorunun temeli ticari taksi taşımaları dışında otomobil ile yapılan taşımalarda mevzuat düzenleme yetersizliğinden kaynaklamaktadır.
Bu konuda İstanbul Büyükşehir Belediyesi Toplu Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğü koordinatörlüğünde ve UKOME sekretaryası tarafından yürütülen bir çalışma olduğunu biliyoruz.
Yapılan toplantılardan birine ben de sektör temsilcisi olarak katıldım. Süreç yavaş ilerliyor.
Ne zaman sonuçlanır belli değil!
Bence nihai ve kesin çözüm de değildir.
Bu çalışma sadece İstanbul’da geçerli olacağı için diğer illerde turizmin yoğun olarak yaşandığı bölgeler de ne olacak?
Belediye mücavir alan dışındaki hava ve deniz limanlarından yerleşim yerlerine yapılan taşımalar ne olacak?
Örneğin Dalaman ve Bodrum havalimanlarından otomobil ile yapılan taşımaları kim düzenleyecek?
Belediye mücavir alan sınırları içinden dışına veya dışından içine yapılacak taşımaları kim düzenleyecek?
A1 Yetki Belgesi yolcu taşıma kapsam alanının daraltılması ve İstanbul’da hiç verilmemesi,
ayrıca başka bir sorundur.
Yurt genelinde bazı illerde otomobil ile A1 Yetki Belgesi’yle tarifesiz ve grup taşıması yapılabiliyor olması, yeni belge için istenen kamu ile sözleşme zorunluluğu ve sözleşmeye bağlı taşıma yapılabileceği hükmü, adalet duygusunu inciten, fırsat eşitliğini bozan ve mağduriyet yaratan bir uygulamadır.
Burada bir sektör oluşmuş, düzenleme ve yetki belgesi talebinde bulunuyor, sisteme dâhil olalım,
kayıt ve düzen istiyoruz diyor ama kamu direniyor!
Konunun Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü tarafından bilinmesine, sektörün faaliyeti ve işleyiş biçimi temsilcileri tarafından en ince detaylarına kadar anlatılmasına, düzenleme ve yetki belgesi taleplerine rağmen bu güne kadar bir netice alınamamıştır.
Otomobil ile yapılan taşımaların büyük bir bölümünün belediye mücavir alan sınırları içinde gerçekleşmesi, nedeniyle ve gerekçesiyle müdahil olmak istemediği veya belediyelerle müşterek çözülmesinin istendiği düşüncesindeyim.
Konunun belediyelere, il trafik komisyonlarına, büyükşehir belediyelerine ve UKOME’lere bırakılmasının, farklı sektörel tanımlar yapılmasına ve illere göre farklılık gösteren ölçütlerin getirilmesine sebep olacağı, aşikârdır.
Bugünkü durumdan daha fazla sorun çıkaracağı açıktır.
Sayın bakanımızın karayolu taşıma kanunu çıktıktan sonra yetki konusunda söylediği bir söz vardı: “Karayolunda tekerlek dönüyorsa bizim yetki alanımızdadır.”
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü
konunun önemine ve aciliyetine binaen bu işi belediyelere bırakmadan bir mevzuat düzenlemesini yapmalıdır.
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın acilen müdahil olarak, sektörümüze sahip çıkması, Rent A Car Hizmetlerinden ve Filo Kiralama hizmetlerinden ayırarak otomobil ile yapılan şoförlü lüks araç kiralama hizmetlerini A yetki belgeleri altında yeni bir belge tahsis ederek, yetki belgesi kapsamına almalıdır.