Korsan Taksi!
Korsan taksicilere kesilen para cezaları artırılırken artık korsana binenlere de 215 lira para cezası kesilecek. İlgili kanun teklifi, dün gece TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı.
2918 Sayılı Karayolu Trafik Kanunu Ek 2 Maddesi. ARAÇLARIN TESCİL EDİLDİKLERİ AMACIN DIŞINDA KULLANILMASI:
MADDE 3 – 2918 sayılı Kanunun ek 2 nci maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“İlgili belediyeden izin veya ruhsat almaksızın, belediye sınırları dâhilinde ticari amaçlı yolcu taşıyan kişiye, araç sahibine, bağlı bulunduğu durak, işyeri ve işletmelerin sorumlularına birinci fıkrada gösterilen idari para cezası üç kat olarak, fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde tekerrürü halinde ise beş kat olarak uygulanır. Ayrıca, araç her defasında altmış gün süre ile trafikten men edilir.
Ayırıcı işareti bulunmayan üçüncü fıkra kapsamındaki araçlardan taşımacılık hizmeti alanlara da birinci fıkrada belirtilen cezanın üçte biri oranında idari para cezası uygulanır.
Korsan taksicilik yapanlar, kanunda belirtilen idari para cezasının 3 katı (yaklaşık 1950 lira), bir yıl içinde tekrarlanması halinde ise 5 katı (yaklaşık 9 bin 675 lira) ceza ödeyecek. Ayrıca daha önce 15 gün trafikten men edilen bu araçlar, bundan sonra 60 gün süreyle trafiğe çıkamayacak.
Korsan taksilerden yararlananlar da ceza kapsamına alındı. Bu ceza, ilgili fırkada belirtilen cezanın üçte biri oranında (yaklaşık 215 lira) uygulanacak.
Korsan Taksi taşımacılığıyla mücadele konusunda siyasetçilerimizin, bürokratlarımızın ve basın mensuplarımızın desteği ile yasama üzerine düşeni yapmıştır.
Buraya kadar her şey gayet güzel görünüyor. Kaçak ve korsan taksi işletilmesine ben de karşıyım. Ancak otomobil ile yapılan şehir içi ve şehirlerarası ticari yolcu taşımaları konusu bir gayya kuyusu gibi.
Tarifeli ve düzenli A1 Belgesiyle yapılan şehirlerarası yolcu taşımacılığı var.
A1 Belgesiyle yapılan otomobil ile yurt içi grup taşımaları var.
A2 Belgesiyle yapılan Uluslar arası yolcu taşımaları var.
Şoförlü ve veya şoförsüz kamu kurumu ve özel işletmelere sözleşmeli olarak kiralanıp çalıştırılan taşıt filo kiralama hizmetleri var.
Rent A car olarak beynelmilel tarifiyle otomobil kiralama faaliyetleri var.
Asıl önemlisi VİP Taşımacılık tabir ettiğimiz “Limuzin Servis” işletmeciliği faaliyetleri var.
Kanun ve yönetmelikler açısından bakıldığında Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının belgelendirdiği A1 ve A2 Yetki belgeli taşımaların dışında diğer faaliyet alanları yasalar ve yönetmelikler açısından düzenlenmemiş bulunmaktadır. Bu taşımaların bir ayağı ve belediye mücavir alan sınırları içinden başlayıp içinde bitebilmektedir. Otomobil ile kamu kurumlarında sözleşmeli olarak çalıştırılan araçlarda il içi ya da belediye mücavir alan sınırlaması yoktur.
Örneğin A.1.A2 taşımalarında, “rent a car” faaliyetleri, Seyahat Acenteleri faaliyetleri kapsamında değerlendirilerek 4925 Sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ve Yönetmeliği kapsamından çıkarılmıştı. Seyahat Acenteleri kanunu ve yönetmeliğinde bu konuyla ilgili geniş kapsamlı bir tanım maalesef yok; A Grubu seyahat acentesi olmak yetiyor. Torba kanuna bir ilave yapılarak 2918 Trafik Kanununa İlave yapılması, yukarıdaki tüm taşımaları etkileyecek ve yoruma açık bir düzenleme yapılmasının sıkıntılarını uzun vadede göreceğiz.
Bu kanuni düzenlemeyle Belediyelerin belediye mücavir alan sınırları içindeki yetki ve sorumlulukları arttırılmaktadır. “İlgili belediyeden izin veya ruhsat almaksızın “ ifadesi bu yetkinin tamamen Belediyelere verildiğinin en önemli göstergesidir. Bu güne kadar yetki belediyelerde değil miydi? Evet, Ukame ve İl Trafik Komisyonları kararlarıyla bağlantılı olarak yetki belediyelerdeydi. Peki bu ifadeye neden tekrar gerek görüldü ve bu ifade kanuna yazıldı?
Özellikle büyük şehirlerde, özellikle İstanbul’da taksi esnafı kaçak ve korsan taşımacılığın önlenmesine sevinirken, uzun vadede ruhsatlandırma, yetki belgesi ve plaka satışı, bu belgelerin kiralama ve devrinden elde edilen rant açısından bundan sonra çok üzülecek gibi görünüyor.
VIP/kişiye özel yolcu taşımaları ister belediye mücavir alan sınırları içinde yapılsın, istenirse yurt genelinde şehirlerarası yapılsın turizm sektörünü yakından ilgilendirmektedir.
Turizm endüstrisinde ülkenin hizmet kalitesini arttıran önemli bir hizmet ve taşıma türüdür.
Bu taşımalar dünyanın her yerinde son model ve özel imal edilmiş veya özel tasarımlı, lüks otomobillerle yapılmaktadır. Talep eden kişi için bir ayrıcalıktır, statü sembolüdür.
Hizmet verdiği müşterisine konfor ve prestij sunan lüks araçları, seçkin şoförleri, sağladığı benzersiz servisler ve yüksek standartlardaki hizmet kalitesiyle bu sektör ticari taksi işletmeciliğinden tamamen ayrı bir hizmet iş koludur. Asıl önemli özelliği yurt dışından talep edilmesidir. Bu da turizm hizmet kalitesinin önemli ölçütlerinden biridir. Üstelik bu yolcu taşıma hizmetlerine protokol taşıma hizmetleri de dâhildir. Ülkemize gelen devlet başkanları, devlet misafirleri ve diplomatik heyetler bu tür araçlarla gezdirilmektedir.
Başbakanlık ve Dış işleri Bakanlığı her yıl ihale yöntemiyle bu tür hizmetleri başta Ankara ve İstanbul olmak üzere satın almakta. Resmi davetlerin ve özel ziyaretlerin araç talepleri Büyükelçilikler ve konsolosluklar kanalıyla işletmelerden talep edilmekte. Uluslararası sanatçılar, işadamları üst düzey yöneticiler, ticari heyetler, ulusal ve uluslar arası kongre katılımcıları, spor müsabakaları için ülkemize gelen takım yöneticileri, uluslar arası kurum ve kuruluş temsilcileri, limuzin ve lüks araç talebinde bulunmaktadır.
Tüm bu hizmetlerin tamamının kaçak ve korsan taksi olarak değerlendirilmesi son derece yanlış olup, bu sektörün varlığı yok kabul edilemez.
Kanunun bu konuda sıkıntıları çözmek yerine aksine içinden çıkılmaz bir hale getireceği açıktır. Denetim elemanları ek 2 Maddeyi istedikleri gibi değerlendirebilirler. Hususi otomobiliniz ile bir yabancı misafirinizi hava limanına bıraksanız, kaçak ve korsan taşımacılık olarak yorumlanarak aracınız bağlanabilir. Ceza bir yana aracınız trafikten men edilebilir. İspat araç sahibine düşer, nasıl ispat edeceksiniz misafiriniz olduğunu para almadığınızı? Son derece yoruma açıktır, iki tarafı da keskin kılıç!
Otomobil kiralama hizmetleri veren işletmelerin faaliyetlerinde yolcu taşımacılığı, şoförlü veya şoförsüz oto kiralama hizmetleri olsa bile hizmette kullandıkları özmal otomobilleri demirbaşlarında kayıtlı olsa bile ticari olarak ruhsatlarına işletmeleri mümkün değildir. Trafik tescil yönetmeliği buna izin vermemektedir. Bu durumda aracın hususi olması zorunluluktur. O zaman da denetim elemanı aracın tescil kaydına baktığında bu araca ceza yazması kaçınılmazdır.
Sorunun temeli otomobil ile yapılan VIP taşımaların ve hizmetlerin tanınmasından yetki belgesiyle belgelendirilmemesinden kaynaklanmaktadır. Burada sektörün gerçek sahibi olarak Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve Karayolu Düzenlemesi Genel Müdürlüğü’nün acilen devreye girerek bu taşıma türüyle ilgili faaliyet alanını ve çalışma şartlarını belirleyerek yetki belgesi kapsamı içine almasıdır.
Burada en önemli engel, 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanunu ve 5393 Sayılı Belediyeler Kanunu’nun, belediye mücavir alan sınırları içinde yapılan yolcu taşımalarını hükümleriyle
Belediyelere bırakılmış olmasıdır. Yeni yasal düzenleme de yukarıdaki mevzuatı 2918 sayılı Trafik Kanunuyla destekler mahiyettedir.
Çözüm; Sektörün gerçek sahibi olan Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın konuya sahip çıkarak yasal düzenleme yapması, A Yetki Belgeleri altında veya yeni bir belge türüyle sektörü belgelendirmesidir.
Kültür ve Turizm Bakanlığının da bilgilendirilmesi, konuya müdahil olması gerekir. Bu denetimlerden ve çıkarılan kanundan verilen yetkilerden haberleri olduğunu zannetmiyorum.
Konuya turizm taşımacıları açısından bakmamak lazım…
Seyahat Acentelerinden de ses seda yok!
Oysa ki bu konu Türsab ve seyahat acentelerinin de ortak sorunu. İşveren sıfatıyla, onları da birinci derecede ilgilendiriyor. Sorunu sadece taşımacıların sorunu olarak görmeyerek turizm ailesinin tamamının sahiplenmesi gerekir. Yaşanan sıkıntılar turizm sektörünün, acentelerin, otelcilerin, taşımacıların, ortak sorunudur.
Bugünlerde yaşayabileceğimiz bir iki örnekle sorunun önemini ve acili yetini daha iyi anlayabiliriz;
Bu günlerde İstanbul’da yapılan “Dünya Ekonomik Formu” toplantısı var 650 iş dünyası temsilcisi 70 ülkeden 80 küresel lider ve Uluslar arası 200 Gazeteci toplantıyı takip ediyor.
Katılımcıların tamamına VİP araçlar ve limousinler tahsis edilmiş, taşımada yaşanacak bir aksaklığın nasıl bir skandala dönüşebileceğini düşünebiliyor musunuz!
7 Haziran’da Madonna’nın Türk Telekom Arena’da vereceği konser için geleceği İstanbul’da Lüks otomobil ve bir limuzin talebi var.
Ancak havalimanında peronda bekleyen aracı kaçak ve korsan taksiden bağlanabilir!
Madonna oteline taksiyle gider veya Madonna yaşanan rezaletten sonra konseri iptal ederek ülkesine geri dönerse, işte o zaman neler olabileceğinin yorumunu sizlere bırakıyorum.
Endişelerimiz yersizmiş, Madonna aracı özel izinle aprona alındı!